22 Ağustos 2011 Pazartesi

Taylor Swift'le nasıl tanıştım?

Son birkaç yıldır kendisiyle ilgili gelişmeleri takip ettiğim sanatçıların bir yerlerde bir şekilde Taylor Swift'le resmini görüyordum. Ya da magazin portallarında yayınlanan müziksel başarılarını, ödül törenlerinde kucağını doldurup salonlardan ayrılışını, fazlasıyla yüksek sayılardaki albüm satışlarını ve dahası...
Ama nedense o sapsarı saçları ve kıpkırmızı ruju, simsiyah liner çekilmiş gözleriyle vamp kadın imajı çiziyordu benim gözümde. Hatta başarılarını orda burda okudukça "bu kız neresinden şarkı söylüyor olabilir ki?" gibi laflar bile etmiştim.
Sinemaya olan ilgimle birçok filmi tüketmeye son hız devam ederken Valentine's Day'i izledim geçen aylarda. Orda da tam bir zıpır kız rolündeydi. Aptal aşık da diyebiliriz (bilirsiniz, meşhur kurt adamımız Jacob rolündeki Taylor Lautner ile liseli sevgilileri canlandırıyorlardı). Yani kendisiyle ilgili fikirlerimin değişeceği hiçbir şey görememiştim. Ki ben Taylor'ın başarılı bir müzisyenden çok, magazinel bir kişi olduğunu sanıyordum.
Evet, biraz ilginç oldu belki. Ama o kadar ilgisiz ve bilgisizdim.
Bundan birkaç ay önce Billboard Müzik Ödülleri törenini izlerken, (hangi dalda olduğunu hatırlamıyorum ama) ödülünü alması için sahneye çıkmadan önce adaylar arasında gösterildiğinde "Back To December" adlı şarkısının videosundan bir kısmı çıkmıştı. O birkaç saniye onun sesini ilk kez duyduğum saniyeler olmuştu. Ve sandığımın aksine hoşuma da gitmişti.
Töreni izledikten bir iki hafta sonra kendi kendime "yeni bir şeyler dinleyeyim" derken, kullandığım torrent sitesinde (bunu söylediğime çok utandım şu an ama burda kesemeyeceğim) "Speak Now" albümünü bulup indirdim. Sanırım ilk şarkıları geçip direkt "Back to December"dan dinlemeye başlamıştım albümü. Ama sonra sırayla devam edeyim dediğimde ilk günlerde diğer şarkılara ilerlememe engel olan "Speak Now" favorimdi.
Şarkıların her biri ayrı bir roman gibi. Hikaye diyemeyeceğim çünkü hikaye olarak adlandırmak hakkını vermez benim gözümde. Özellikle de "Speak Now"un hikayesi o kadar eğlenceliydi ki, herhangi bir siteden şarkı sözlerini açıp bakmak yerine Taylor'dan dinleye dinleye her bir detayı anlamak istedim. Ve ona nakaratta  "Don't say "yes" run away now" diye eşlik ederken "neden bunu bu kadar içten söylüyorum ki?" diye kendime soruyordum. Ama inanın çok eğleniyorsunuz bazı şarkıları dinlerken. Bazıları da duygularınıza o kadar hitap ediyor ki, içinizi titretiyor sanki.
"Speak Now", her bir şarkısı için ayrı bir hafta ayrılabilecek kadar derin bir albüm. Ve kesinlikle verilecek her kuruşa değecek, arşivinize eklemeniz gereken bir albüm. (Bu yüzden ben bu hafta alacağım, bilgisayara indirmekle kalacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz)
Ayrıca indirdiğim torrent bana dijital albüm kitapçığını da vermiş. Her bir sayfa için ayrı özenle çekilmiş resimler ağzımı bir karış açık bıraktı. Sonra gördüm neden bu şarkılar, bu şarkıların videoları ve bu albüm fotoğrafları bu kadar mükemmel ve "benim albümüm olsa böyle yapardım" dediğim şekilde hazırlanmış, Taylor Swift'le aynı burcu paylaşıyoruz, hatta doğumgünlerimiz arasında sadece 1 hafta var. Ve yay burçları genelde mükemmelliyetçidir. Bu işlerin de her biri ayrı mükemmeldi.







Sizce de her biri ayrı sanat eseri değil mi bu fotoğrafların?

Sona bu albüm için albümü anlatan yazısını sakladım. Eminim okursanız derinden hissedeceksiniz her bir kelimesini.


Bu arada magazinel şeyler sizi daha çok çekerse, "Back to December" Taylor Lautner için yazılmış.
Bu bile Taylor Swift dinlemeniz için bir neden olmazsa, çok büyük bir şeyi kaçırıyorsunuz demektir.


Umarım bu yazı bana bir Taylor Swift sever arkadaş daha kazandırır. Bilirsiniz, sevilen şeylerin heyecanı daha bir farklı paylaşılıyor.