4 Eylül 2011 Pazar

Lady Gaga'yı Sevin, Born This Way'i Dinleyin!

Şimdi neden böyle bir başlık uygun görüldü bu yazıya, amacım tamamen bunu anlatmak olacak. Ve bunları yazan kişi, emin olun Lady Gaga'nın tabiriyle bir "Little Monster" değil.
(Lady Gaga hayranlarını "Little Monsters", kendisini ise "Mother Monster" olarak isimlendirdi. Bu sanırım "That boy is a monsteer, mo-mo-mo-mo-monster, He ate my heart" diye giden "Fame Monster" adlı albümündeki meşhur şarkıdan kaynaklı bir durum. Emin değilim ve araştırma yapmaya harcayacak zamanım yok, zira bu bilgisayarımdan yazdığım son blog yazısı olacak ve son saatlerinde böyle bir şeyle zaman öldürmek istemem.)

Lady Gaga, "Poker Face" ile pop seven sevmeyen bütün müzikseverleri etkisi altına almış, müzik dünyasını kasıp kavurmuştu hatırlarsanız. Sanırım bundan sadece 2 yıl önceydi bu. Ve şu an öyle bir haldeyiz ki müzik ilgilileri olarak, sanki Lady Gaga 25 değil, 45 yaşında ve Madonna gibi yıllardır hayatımızda. (Hatta Madonna'yı çoktan bir köşeye attığımızı görebiliriz Lady Gaga ile karşılaştırıldığında)
Belki şarkılarının videoları yüz milyonlarca kez izlenmiyor ama ciddi bir takipçi ve hayran kitlesi var Lady Gaga'nın. Hatta geçenlerde, nerde okuduğumu hatırlamıyorum ama, bir yerde gördüğüm kadarıyla "yaşayan en çok takipçisi olan kişi" Twitter'da. 12 milyondan fazla takipçisi var. Ve paylaştığı fotoğraflar binlerce kez görüntülenip yorum alıyor.
Yani, bazıları ne kadar nefret etse de, bu çılgın kadın müzik dünyasının şu zamanlarının en temel taşlarından biri haline geldi.
Lady Gaga'yı 2009 yazında bulduğumda hazine bulmuş kadar sevindim desem yalan olmaz. Çünkü "upbeat" müziği çok severim ama istisnasız her yaptığı şeyi dinleyebileceğim biri olduğuna inanmıyordum o zamanlara kadar. Sanırım ben de milyonlarca insan gibi Poker Face sayesinde tanıdım onu, sonra da Love Games geliyordu yanılmıyorsam. Ve daha bir çok single ile bu devam etti.

Born This Way albümüne gelecek olursak...



Albümün ön kapağına bir yorum getiremem de, gördüğünüz gibi arka kapaktaki resim hakkaten çok saçma. O yine kendince bir felsefe ve anlam yükleyip böyle bir şey yapılmasını uygun görmüştür ama ben bu edebiyatçı ve herşeye derininden bakmaya meyilli halimle bile bu zırvalığa bir anlam veremedim. Yani, nedir bu? Rakçı, rokçu da değilsin ki Gaga?

Neyse. Şimdi bu sanatsal değerlendirmeleri geçiyorum.

Sanırım Lady Gaga'dan nefret ettiğini düşünecek kadar yoğun hisler içindeki insanların nefretlerinin en büyük nedeni onun kendisini çirkin göstermek ve giyinmemek için elinden geleni ardına koymayışı. Bir iki videosunu bile izlemeniz video içeriklerinin -nerdeyse istisnasız olarak- +18 olduğunu görmenize yeter. Ve bu yüzdendir ki, sizi, "Born This Way"i videoları izlemeden dinlemeye davet ediyorum!


İlk olarak "Heavy Metal Lover"ı seçtim. Bu şarkı, albüme yüzeysel olarak baktığımda bağımlısı olduğum ilk 3-4 şarkıdan biriydi. Genelde kulağıma hoş gelmesiyle takıntı yaparım ben şarkıları. Bu ve ardından gelen diğer şarkıların da istisnai bir durumu olmadı.


Bu da "Electric Chapel". "If you want me, meet me in Electric Chapel" diyor burda Gaga, şarkıda dialog kurduğu adama. Sanırım bu bana ilginç gelmişti. Eğer münasip tanıdıklarınız varsa, önerin de baş göz edelim Gaga'yı. Ne kadar erken, o kadar iyi.


Bu da yine ilk gözdelerimdendi. "Fashion of His Love". Nakaratı hala her dinlediğimde gülümsememe neden oluyor.
"I've seen all the signs from above,
I'm gonna be the one that he loves
I was made for loving him,
For Fashion of his Love"
Bu şarkıyı Alexander MacQueen için yazdığını söyleyen Lady Gaga, yakın arkadaşının kaybını bizlere böyle hatırlatmak istemiş sanırım. Her ne kadar modayla dolu bir şarkı olmasa da, en azından ismi bizlere yetiyor.

Benim bu albümü şarkı atlamadan dinlemem tam 3 ayımı aldı. Mayıs sonunda piyasaya sürülen albümü 3 aydan fazladır dinliyorum ama şarkılara hep tek tek takıldım. Çoğu zaman 3-4 gün üstüste sadece bir şarkıyı dinledim albümden. Diğerlerine nasıl alışırım, bilmiyordum da.
Şu an en sona bıraktığım Scheisse'yi de çok çok seviyorum. Ve albümü Marry The Night ile başlayıp The Edge of Glory ile bitirecek kadar seviyorum. Çünkü tek bir şarkısı bile dinlenmeden atılacak gibi değil. Dediğim gibi, sadece benim biraz zamanımı aldı. Ama değdi.

Sonuç olarak, bana kalırsa albümün KESİNLİKLE single olarak sürülmesi gereken şarkıları Marry The Night, Bloody Mary ve Scheisse.
Özellikle Marry The Night, her dinlediğimde beni benden alıyor.



Albümün yan etkileri olabilir. Çok kederliyseniz tadını alabileceğiniz bir albüm olmadığını söylemem gerekir. Ama az da olsa özgürlüğü kısıtlanan biriyseniz, "Yeter artık be! Bir bırakın da istediğimiz gibi yaşayalım!" demeci sizin için uygunsa, bu albümdeki bir çok şarkı sizi greve sürükleyecek kadar güçlü. Hele ki eğilimliyseniz, suçlusu Gaga olmasın.

Özet olarak, Lady Gaga saçma sapan tarzı, görüntüsü, iğrenç videoları, sapkın yönleri olan, saçma görüşleri savunan biri olabilir, ama bu onun sesinin gücünü ve şarkılarının kendi dalında hiçbir rakibi olmadığı gerçeğini inkar etmemiz için asla yeterli olmaz. Bu yüzden,

Lady Gaga'yı Sevin, Born This Way'i Dinleyin!