28 Aralık 2012 Cuma

Senin Gibisi Bir Daha Gelir Mi 2012?

Hani böylesi güzel bir yılın bittiğine üzülmüyorum belki ama,
bu soru da öyle aklımda, "bir 2012 daha yaşama ihtimalim nedir ki?"...

Sanırım bu yıl için hiç planım yoktu. Zaten geçen seneki Boğaziçi takıntım aklımın başıma gelmesiyle uçup gidince, tek derdim okulu bitirmek olmuştu. Sonra birden makyaj sanatçılığına derin bir heves duymaya başladım, ve bu yıl benim için en güzel anılar, takip ettiğim, bu işin ustaları ve çok önemli yerlerde çalışanlarıyla tanışmakla geldi.

Bu yıl Lisa Eldridge'in bu harika blogunu hatmettim resmen. Benim, bu hayatta yapabileceğim, kendimce en güzel mesleği görmemi sağladı. Gerçekten neyi istediğimi iyice fark etmemi.

Yılın büyük bir kısmında, ilerde tanışmayı çok istediğim bir sürü insanla tanışmaya ve en sevdiğim alan olan güzellik alanında makyajları için çalışmaya ortam hazırlayacak, "celebrity make up artist"liğin hayalini çok kurdum.
Kimlerin makyözlerine ulaşmadım ki bunun için?
Ben de sayamadım. Ya da dur, sayayım.
Emma Stone, Blake Lively, Jessica Chastain, Amy Adams, Kate Winslet, Kristen Stewart...
Derken yaz ortasında bir zamanlar Angelina Jolie ve Cate Blanchett ile bile çalışmış, hayatım boyunca tanıştığım en tatlı adam ya da en azından adamlardan biri olan Fred Letailleur geldi Istanbul'a haziran ayı başlarında. Ben de gittim, tanıştım. Pek de güzel anlaştık. Bu da ölümüne kankayız pozumuz oldu.


Londra'da bir güzellik kursuna gitme planlarımı şekillendirmeye başlamışken, bir yandan da diğer blogumu ilerletmek için elimden geleni yapıyordum. Derken bir gün kuzenim, ilerde ayıla bayıla yapmaya gönüllü olduğum bu işim için tüm zamanların ilk modeli oldu benim için. Belki bir şaheser çıkarmadım ortaya ama, ilk olmak, başkasına devredebileceği bir şey değil.

Bu da bir saatlik çalışmam sonucu -evet, inanılmaz yoruyor ve uzun sürüyor- öncesi, sonrası oldu, katıldığı bir düğün için.

Sonra Ramazan ayı geldi. Ramazan'la beraber ilk belgesel altyazı çevirim geldi. İlk işimle arkası geldi.
Oldum mu sana altyazı çevirmeni?
Sana mı oldum bilemem ama, öyle altyazı çevirmeni oldum birden. Pek de güzel oldu.
Çok geçmedi, Jennifer Lopez'in Türkiye'ye geleceği haberi verildi. Bende bir gerilim, bir heyecan. 13 yıllık hayalim gerçekleşecek, konserine gideceğim diye. Ama koydum kafaya, hiç de yolu yok gibiydi ama, "tanışacağım da o gün!" dedim. Tanıştım da. Harika bir mucizeler serisi ile.

Böyle bir fotoğraf çekmemiz gerekti tanışmaya seçilmek üzere. Bol bol da güldüm bu fotoğraf işiyle uğraşırken tabi. Belli oluyor sanırım karelerden birinde ama.


Sonra tabi ki, pek de şaşırmayacağınız üzere, onunla tanışmak üzere seçildim. Hemen ardından da kulisin kapısında, tanışmayı onunla tanışmaktan bile çok istediğim makyözü, Mary Phillips ile tanıştım. Bir de onunla güzel ötesi iki fotoğraf edindim.


Sonra o kulis, tanışma heyecanıyla 2 yıllık kıymetli ötesi pelerinimi kaybettim. Ama ona değinmeden geçip gidelim.

Geçtiğimiz hafta bir de oradaki profesyonel fotoğrafçıların çektiği fotoğraflara kavuştum.
Bir tatlı çıkmışız ki Jennifer'cığımla...


Sonra Mary Phillips ve Jennifer Lopez ile tanışınca, aslında ilerde ne yapmak istediğimi ve kesinlikle yurtdışında ünlülere makyaj sanatçılığı yapmak istemediğimi ve burada çalışıp daha çok mutlu olacağımı gördüm. En önemlisi de, ünlülerin de sadece ünlü olduğunu. O ergen düşüncelerden arındığımı.

Sonra tabi bu yıl iyi bir kozmetik blogger ı olunca bir sürü de makyaj malzemesiyle haşır neşir olduk. Bu yılın kraliçesi MAC Solar Ray oldu.


Yılın en harika doğumgünü hediyeleri yine yılın en harika kuzeninden geldi.
Bengisu da onlara ancak link verdi.

Gençlik meclisine girdim. Dış ilişkiler komisyonuna. Ve şu an "iyi ki de yapmışım!" diyorum. Umarım zamanla fikrim değişmez, ilk kez bir yere gideceğim günün gelmesini tüm hafta bekliyorum!

Haberi yok ama onu önce çok uzakta, sonra daha yakında, şimdi ise ikimiz birden gelebildiysek birer gün de olsa görüyorum. Harika bir duygu ne olursa olsun.

Bunları yazdığım gün itibariyle son yılımın ilk döneminin dersleri bitti. Mezuniyete kaldı 5.

Önümüzdeki yıl için büyük planlarım var. Bir yerlere not düşüp seneye de "bu yıl için planım yoktu" demesem iyi olacak.

Sanırım pek kısa oldu ama umarım sizler de harika bir yıl geçirmişsinizdir.
En az bu kadar güzellerini daha bol bol görmek dileğiyle...

Hiç yorum yok: