3 Kasım 2012 Cumartesi

Güneşin Doğuşuyla Batışı Arasında...


Geçtiğimiz hafta yıllardır izledim, izleyeceğim dediğim filmlerden Before Sunrise'ı izleme şansı edindim.
Aman Allahım. O ne film!

Son zamanlarda kolay kolay Facebook'tan sayfasını aramaya bile zaman harcayacak kadar beğenemiyordum izlediklerimi. Hele bir filmi sayısız kez bölüp izleme eylemini her seferinde yaptığıma değinmeyeyim bile...

Filmi anlatmak istemiyorum. Ama eminim benim gibi romantik dram severler film biter bitmez Before Sunset peşinde koşacaklar. Hatta işi gücü bırakıp onu izleyecekler Before Sunrise biter bitmez. Bırakamadıklarında ise yaptıkları işten hayır gelmeyecek akılları hep "6 ay sonra ne oldu acaba?" sorusunda olacağı için.

Spoiler vermiş olacağım sanırım ama hala "YA ARKADAŞIM SİZ APTAL MISINIZ? NEDEN BİRBİRİNİZE NUMARANIZI VERMEDİNİZ?" diye düşünmeden edemiyorum. Hayatında ilk kez bir öğle vakti tanıştığın adamla ertesi sabaha kadar beraber olmayı tercih etmişsen, vedalaşırken numara alışverişi de yaparsın, değil mi? Hadi sene 1995 diye Facebook, Twitter, hatta mail adresi bile diyemeyeceğim ama...

Neyse. Arada geçen zamanda kaybettiklerinizle Celine'i ağlatırken, beni de ağlattınız. Sağolun var olun.

Bir de Julie, sendeki ses bende olaydı ya...


Hiç yorum yok: