11 Kasım 2012 Pazar

Justin Bieber'ı Anlama Kılavuzu

Geçtiğimiz haftalarda hem önyargımı yıkarak, hem de "ya hakkaten, bu ÇOCUK nasıl meşhur oldu ya?" sorusunun detaylı cevabını merak ederek, geçen yıl vizyona giren belgesel formatındaki "Never Say Never" filmini izledim.


Bieber sever ve nefret ederlerin bilebileceği üzere bu Justin Bieber'ın meşhur olma hikayesini anlatıyor. İlgisiz kalanların bütün bu yazıyı okumadan hemen şu anda sağ üst köşedeki "x" işaretine basmaları yeterli olacaktır.

Filmi kalitesi bakımından eleştirecek değilim. Zira MTV programlarının biraz daha özenli hazırlanmış hali diyebiliriz. Ama size bir Justin Bieber'ı anlama kılavuzu hazırlayayım dedim. Ya da en azından biraz önyargıları yıkma amacı güdüyorum şu an bunları yazarak.

Ben başarı hikayelerine hasta bir insanım. Cidden çok seviyorum insanların mucizevi olaylarla hayal ettiklerini hatta belki de edemeyeceklerini başardıklarını görmeyi. Onların mutluluk gözyaşlarına katkıda bulunuyorum falan. Böyle saçma bir yönüm var.

Justin Bieber aslında müziğe doğuştan yetenekli biriymiş. Eline geçen müzik aletlerini takada tukada döverken bile bakın ortaya ne gibi bir ufaklık çıkarmış.

Ben de böyle bir yeteneğe sahip olaydım, şu çocuğu yermeye devam ederdim kendimi haklı görerek.
Ehhe öhhö.


Ya da mesela klavyeyi böyle çalabilseydim eğer...


Hiç olmadı gitarımın tellerini şöyle bir dövebilseydim hiçbirini "diiiyynng" diye yerinden attırmadan...


Pekala, hiçbirini yapamadığıma göre "artık bu çocuğa laf etmem!" demeye başlamıştım.

Filmin ilerleyen kısımlarında aslında filmi üzerine oturttukları performans derlemesinin pek meşhur konser mekanı Madison Square Garden'da yapıldığını öğreniyoruz. Peki bu mekan neden mi meşhurmuş? O da şöyle...
Bu mekan aslında bizim TT Arena'nın 2.5'ta biri (evet, bir yandan da araştırma yapıyorum Google+Wikipedia'dan, emeğimi küçük görmeyin!). Tam 20.000 kişilik bir arena ve Michael Jackson ile Madonna gibi müzik devlerinden birkaçının biletlerinin tamamını sattıkları konserlere ev sahipliği yapmasıyla meşhur. 
Bu mekanda Taylor Swift 2009'da verdiği konser biletlerinin TAMAMINI 59 SANİYEDE SATINCA o zamana kadar o mekanda konser verip biletleri tamamen tükenen en genç sanatçı olmuş. Fakat ertesi yıl bu rekoru 22 SANİYEDE 20.000 KONSER BİLETİ satılan Justin ihya etmiş.
Tabi şimdi diyeceksiniz ki "o kadar genç kız olunca normal". Ama olsun, satmış mı? Satmış arkadaşım.

Tabi bu kadar şeyin arasında "Justin'in neden bir ergen olduğunu düşünüyoruz?" sorusuna da alın benden bir cevap.O kadar yeteneğe ve popülariteye rağmen bu sahneleri affetmeyeceğim. 
Ve Snoop Dogg'un görüşüne katılıyorum. "Get yourself some pig tails with accesories, man!". Hahah.


Filmi izlerken konserden birkaç performansı da görebildiğimiz için aklıma en çok takılan ve sonraki günlerde tekrar tekrar dinlemeye yöneldiğim "Never Say Never", özellikle sözleri benim şu an hayata bakış açımla da biraz arkadaş olduğundan geç de olsa sevdiğim bir şarkı oldu. Ayrıca Will Smith'in oğulceğizi Jaden'ı Justin'in yanında görmek "minnaklar kardeş kardeş şarkı söylüyorlar" dedirtse de şarkıya olan sevgim değişmedi efendim.
DİNLEYİN!

Biz ondan nefret ededuralım, o son albümüyle imajını değiştirsin, Nicki Minaj ile bende saplantı haline gelen şıuşarkıyı yapsın. Ben de yine 3-4 gün durmadan bunu dinleyeyim mesela. (Ki, yapmadığım şey değil.)


Videoda şarkı harici eklentiler olmasa daha bir beğenirdiniz tabi de böyle ancak bu etkiyi yapıyor.

Çocukcağız geçtiğimiz hafta bu yılki Victoria's Secret defilesinde performans sergileyen 3 şarkıcıdan biri de olduğuna göre, ya çatlamaya devam ederiz, ya da bu çocuğu böyle kabulleniriz. Bu kılavuzdan da bu kadar.


P.S:Evet, ben de fark ettim, bu çocuğun bütün uyuzluğu saçında. Büyüsün elbet onu da halledecek. 

Hiç yorum yok: