2 Nisan 2014 Çarşamba

Nereye Gidiyorum?

Şaka maka 10 aydan fazla olmuş mezun olalı. Henüz sene doldurmadım belki ama arada yaptığım çeviri işleri dışında düzenli iş tecrübesi edinemedim. Uzun süre amcamın turizm ve dış ticaret işleri yapan şirketine dahil olmayı bekledim, zamanı geldi ve oldum, ama kendime verdiğim 3 haftalık sürede işyerinde bir yerim olmadığını, bana hiçbir şey katmadığını ve benim de katacak bir şeyim olmadığını fark edince kendi rutinime geri dönmeye karar verdim.
Parlayan ve sönen motivasyon durumumla bu yıl sağlığımı yoluna koyma niyetim fazlasıyla var. Önce onunla meşgul oldum. 1-2 ayın ardından aradaki zamanda okuduğum kitaplarla iyice oturttum kafamda bazı şeyleri. Şu anda iyi gidiyorum çok şükür. Hani şu çocukluktan beri tecrübe ettiğim, genlerden de güldür güldür gelen fazla kilo meselesi için küçüklüğümden beri "ben büyüyünce zayıf olacağım" derdim ya, işte o "büyüyünce" benim için bu yıl gerçekleştirilecek bir değişimi tanımlıyormuş gibi düşünüyorum. İnşallah herşey çok güzel olacak. Başlangıç tarihimi attım, dönemlere böldüm ve sonunda da bir zafer günü olacak. Bu sefer vazgeçmek yok!
Hayata dair bir sürü ilgi alanım vardı ve şu ana kadar çoğu için bir emek sarf edip, gerçekten devam etmek isteyip istemeyeceğime baktım. Bahçeşehir Üniversitesi'ndeki Sosyal Medya ve Dijital Pazarlama sertifika eğitimim bu pazar -6 Nisan- bitiyor ve bu yola koyulurken bunu söyleyeceğimi hiç düşünmemiştim ama İNANILMAZ mutluyum! Reklamcılık sektöründe çok önemli yerlere gelmiş insanlardan ders aldım ve sayelerinde bu işin %90-95'inin islâmî olmayan kesime ait olduğunu, çünkü zaten işin çok da maneviyatı yüksek bir iş olmadığını fark ettim. Bu beni sektörden iyice soğuttu.
Yapacağım diye yanıp tutuştuğum makyaj sanatçılığı ise ayrı bir hikaye... Yine tutkularımla, yaşamak istediğim hayatın arasında kaldım ve yetkinliğimi elime aldıktan sonra o konuda da kendimi çektim. Makyaj malzemelerine olan sevdam ise yavaş yavaş dizginleniyor gibi. Koca bir çekmece dolusu makyaj malzemesi edindiğime göre o alanda da dengeleri kurmaya yöneliyorum.
Şu an için en mantıklı şey sınavlarına başvurduğum ve gerçekten niyetlendiğim yüksek lisans için hazırlık yapmak. Biri bu pazar, diğeri de Mayıs ortalarına doğru olan iki sınavla lisans hayatımın aksine gerçekten seveceğim bir şeyle 2 yıl yoğrulmaya niyetliyim. Muhtemelen entellektüel birikimimi arttıracak, arkadaş sohbetlerinde "of bu da ne kültürlü kız" dedirtmeme yardımcı olacak türden bir bölüme yöneleceğim. Bakalım, hayırlısı.
Çok fazla dolu değil aslında şu an günler. Aklımda sadece eskiler, şu an olanlar ve uzun zamandır dualarımda yer eden konuda birden bir şey olacak mı gibi sorular var. Evet, herkes sevmek ve aynı şekilde sevilmek istiyor. Bu resmen hepimizin yaşam gayesi. Ortaya koymaktan çekinmenin anlamı yok. Yıllardır hissetmediğim yoğunlukta bir şeyler için ne kadar hazır olduğumu düşünsem de bazen, ne o insan çıktı karşıma henüz, ne de ben bir şeyler için kendimi tam anlamıyla ortaya koydum. Hani bir şekilde açık açık söylemek zorunda kalmadan anlamıyoruz ya durumumuzu, yeni fark ettim bir konuşma vesilesiyle, yıllar yıllar öncesinin kırgınlığı ve acıları bana derin bir güvensizlik ve savunma duygusu vermiş. Beni acıtma, üzme ihtimali olan bir duruma kendimi sokma düşüncesine bile tahammülüm yok. Bu yüzden arkadaşlıklarım hep sınırlı, konu beyler olunca. Bu durumdan memnunum aslında hiçbir zaman aksi fıtratta olmadım çocukluğumdan beri, ama hala hiçbir ânı için pişman olmadığım ama bana olumlu yönde çok da getirisi olmayan, yıllar öncesinde kalan duygularımın bir yerlere güzel şekilde bağlanmadığını görünce iyice korkmuşum bir şekilde. Elimde değil resmen, rahatlayamıyorum, herşey çok sıradanmış gibi davranamıyorum.
Açık bir günlük gibi oldu ama yazmayı özledim. Bunu okuyana derdimi ve son zamanları anlatmış gibi hissedeceğim ya kendimi, yazmanın o güzel yönünü özledim. Ve "Nereye Gidiyorum?" bunu düşünüyorum. Nereye gidiyor şu an hayat, ya da bir yere gidiyor mu, yakında bir rotaya yönelme, bir yola koyulma ihtimali var mı, bunları düşünüyorum.
Mesela gün gelecek de kendimi bir uçakta, Fransa ya da Amerika'ya giderken görecek miyim, ya da sonu gelmeyen ilhamla yazdığım ilk romanımın son cümlesini tamamlıyor olacak mıyım, veya o gün arkadaşımı görmeye Boğaziçi üniversitesine gitmişken anlık bir olayla aklıma giren senaryo fikrini artık somutlaştırmış olabilecek miyim, veya sadece evden yaptığı tercümelerle hayatından memnun bir ev hanımı ya da anne haline mi geleceğim, şu bayıla bayıla izlediğim filmlerde artık bana eşlik edecek birileri olacak mı, bunları düşünüyorum.
Özlemek istemediğimi özlüyorum, özlediklerimi yanımda görmek istiyorum. Çoktan gitmiş olanların arkasından dua ediyorum. Yaradana layık, hoşgördüklerinden olmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Kusurlarımı biraz daha azaltmaya, doğruları biraz daha parlatmaya çalışıyorum. Yine de diyorum ya, tam olarak emin değilim, nereye gidiyorum?

Hiç yorum yok: