3 Ocak 2014 Cuma

Nasıl Olmuş? : Walter Mitty'nin Gizli Yaşamı


Efendim bugün vizyona girdi Walter Mitty, nam-ı diğer Voltır Miti'nin Gizli Yaşamı. Ben de geçenlerde IMDB'de karşıma çıkması, Kristen Wiig'in rol alması ve hatta Forrest Gump'la hangi açıdan olduğunu hatırlamadığım şekilde kıyaslanarak bir tutulması sebebiyle, uzun zamandır da sinemaya tek başıma gitmemiş ve 3 haftalık full time iş maceramı sona erdirmişken Marmara Forum Cinemaximum'un yolunu tuttum ve filmi vizyona girdiği ilk günden öğlen 2 seansıyla izlemiş oldum.

Ben Stiller'ı muhtemelen Zoolander'dan sebep hiç sevmem. Belki başka hiç filmini izlememişimdir ama bir filmiyle zamanında soğuyunca zaten kendisini bir daha görmek istemedim. Yine de içimde bir şey beni dürttü ve bu filmi görmek istedim. IMDB'deki 7.7lik puanına bakınca film bittiğinde aldığım hazdan çok daha fazlasını alacağımı düşünmüştüm ama yine de verdiğim paraya değmediğini iddia edemem. (Sinema biletine kolay kolay 16 lira vermem, veriyorsam değmeli)

Olay filmin adından da anlaşılacağı üzere filmin ana karakteri Walter Mitty'nin tuhaf hayatını konu alıyor. Mitty, Amerika'nın meşhur LIFE dergisinde çalışıyor ve birden derginin kapatılacağı söylenerek bir sürü kişi işten çıkarılıyor. Dergide kullanılan fotoğraflardan sorumlu olan Walter, derginin ünlü macera ve doğa fotoğrafçısı Sean'dan basılacak olan son derginin kapak fotoğraflarını posta olarak aldığında postada Sean'ın kapak için önerdiği ve derginin kapatılmadan önceki yönetiminin de uygun gördüğü ama görmeden önce incelemek istediği fotoğraf, postadan çıkmıyor. Tabi Sean macera peşinde olduğundan öyle Facebook'la, Watsapp'la uğraşacak adam da değil, Walter da fotoğrafı bulmazsa dergideki 16 yıllık geçmişine rağmen işten atılanlar arasına girecek. Başta Sean'a uzaktan ulaşma yolları arasa da işyerinden hoşlandığı arkadaşı Cheryl, "neden sen de Grönland'a gidip Sean'ı bulmuyorsun? Fotoğrafı ona orada sorarsın" önerisi üstüne Walter da oldukça sıradan olduğunu düşündüğü ve aniden ayak üstü dalıp giderek hayallerle doldurduğu hayatında bir kez de bir maceraya çıkmış olmak, ve tabi ki en önemlisi de işini kurtarmak için düşüyor Sean'ı aramanın peşine...

Film hem komedi, hem macera, hem dram, hem romantik olmuş. Açıkçası izlediğim onca filme rağmen herhangi bir şeyle kıyaslayamayacağım ya da benzetemeyeceğim ama iddia edildiği gibi bir Forrest Gump olmadığı kesin. Forrest Gump'a göre fazla "uçarı", fazla "çağdaş" ve kesinlikle çok daha az duygu yüklü. Yani o filmi izlediğimde sonlarında ağladığımı, jenerik geçmesine rağmen hala hüngür hüngür devam ettiğimi biliyorum. Ki sinema tarihinin en güzel, en duygulu ve aynı zamanda eğlenceli filmlerinden olan Gump'la sadece bu filmi değil, herhangi bir filmi karşılaştırmak çok anlamsız. Ama bu haftasonu güzel bir film görmek, biraz gülmek, biraz da ufak bağlantıları bir araya getirerek zeka kırıntılarını toplamayı isterseniz verdiğiniz paraya ve harcadığınız zamana değebilecek bir film "Walter Mitty'nin Gizli Yaşamı". Özellikle de uğruna bütün bir film izlediğimiz o son sayının kapak fotoğrafı gerçekten onca arayışa, üstünde verdiği mesajla anlam katmış.

Merak edenler ve henüz fragmanı izlememiş olanlar için:


Hiçbir şey olmasa Ben Stiller'a olan antipatiniz yok olur, Adam Scott'ın o takma ötesi duran sakalına bakar bakar, tutup kenarından çekip suni çim gibi duran o sakalı suratından çıkarmak istersiniz. A sonra bir de o çöpçatanlık sitesi var tabi, film boyunca yakanızı bırakmayacak ama olmadık yerde çıkıp güzelce güldürecek.

Şimdiden iyi seyirler!

Hiç yorum yok: